Bazı söylencelere göre Bursa önce Tahtalı köyünde kurulmuştu. Çok kudretli bir Sultan'ın hasta zavallı bir kızı varmış. Söylenceye göre vücudu cüzamdan parça parça imiş. Hastalığı nedeniyle çok çirkin olduğu için taliplisi de çıkmamış. Bu nedenle babası, onu dilenci kılığında, dünyayı dolaşıp, kendi talihini araması için fırsat tanımış. Bu kız, tüm dünyayı dilene dilene dolaşmış, sonunda sıcak suların aktığı Bursa'ya gelmiş. Bu sularda bir süre yıkanınca, tüm hastalığı iyileşivermiş. Cüzamlı Prenses, dünyalar güzeli olup çıkmış. O da, kednisine şifa veren bu ülkede oturmaya karar vermiş. İşte söylenceye göre,bu prenses Burs kalesini yaptırmış.
Bir başka söylenceye göre de eski Bursa'yı Bergamalı bir çoban kurmuştu. Bir akşam üstü sürüsünden bazı hayvanları, kralın bahçesine girdiği için bilinmeyen bir ülkeye sürülmeye mahkum edilmiş. Bu zavalı çoban da, bilmediği bir ülkenin karanlık ormanlarına dalıp yaşamaya başladığında, bu bilinmeyen ülkenin ne kadar da güzel olduğunu görüp bu cezaya sevinmiş. Her yer yemyeşil verimli ormanlar ve otlarla çevriliymiş. Çoban bu sürgün yerinde, bolluk ve bereket içinde, çok daha rahat bir yaşam sürmeye başlamış. Bu çobanın kurduğu köy zamanla büyüyüp büyük bir kent olmuş. İşte, çobanın kurduğu bu kent, Bursa'nın hemen batısındaki Tahtalı köyündeydi. Gerçekten de söylencelerde olduğu gibi eski Bursa'nın bu köyde olduğu sanılmaktadır. Çünkü halen burada, kentin geniş kaleleriyle, eski yerleşimlere ait çok sayıda kalıntı çıkmaktadır.
kaynak: Yaşayan Müze Bursa, sayfa 24